6 Temmuz 2010 Salı

Sarp Sinir Kapisindan Tiflis'e

Hopa'dan Gurcistan sinirina dogru ilerledigimizde acik soylemek gerekirse cok da heyecanli degildim. Asagi yukari neyle karsilasacagimi kestirebiliyordum. Bu Gurcistan'a ikinci gelisim, ilk seferinde Ardahan tarafindaki Posof gumrugunden giris yapmistim ulkeye, yol kenarindaki meyve agaclariyla, sagi solu isgal edercesine sarmis yabanil calilarla, harap ciftlik evlerinin kapilarina dolanmis asmalarla karsilamisti Gurcistan beni.Tombul köylüler çalı çırpıları sırtlarında taşıyor; önlerinde zıplayan çocuklar ise büyük bir enerjiyle kamçıladıkları inekleri sürüklüyorlardi köye doğru. Yıkık dökük pas ve çimento yığınları da tepelerin arasından geçen tren yolu boyunca serpilmiş, Sovyet döneminin yara izleri misali, adeta benimle beraber yol alıyorlardi...

Boyle bir manzara ile karsilasmayi bekliyordum Sarp kapisindan girisimde, nitekim yol boyunca mustakil yazlik evler serilmisti, insanlarin hali vakti de bayagi yerinde gorunuyordu. Herkes colugunu cocugunu kapmis piti piti plaja iniyordu. Sovyet doneminden kalma kirik dokuk binalari da es gecmemek lazim tabi ama Posof tarafindaki manzarayla karsilastirilamaz bile.

Yol ilerledikce Gurcistan tum dogal guzelligini onume sermekte gecikmedi, sagli sollu her tarafi Karadeniz ormanlari kaplamisti. Orman ki ne orman! Her taraf bir "jungle" misali yemyesil... Bir de oyle daglik bir cografya ki... Normalde bir saat surecek mesafe rampa cikmaktan ikiye katlaniyor -ha bi de yollar cok berbat tabi-. Neyse ki manzara guzel, insan bu yolculuk hic bitmesin diye geciriyor icinden.

Irmaklar akiyor yolun kenarindan, minik tahta kopruler insa edilmis uzerlerine, mayosunu kapan irmak kenarina geliyor. Hava tertemiz, kimi zaman rahatsiz etmeyecek derecede yagmur cilestiriyor. O da ne bambu agaclari sariyor etrafimi, yol boyunca bambudan uretilmis merdivenle satiliyor, her renk hamaklar, yaz meyveleri... Sonra birden palmiyeler bitiveriyor. Bu da nereden cikti simdi Turkiye'nin Karadeniz kesiminde palmiye var da ben mi gormedim? Yoksa Gurcu kiyilarinin denizin dogusunda kalmasinin bir sonucu mu bu?

Zaten yolculuk her daim yola cikan ineklerin karsidan karsiya gecmesini beklemekten surekli kesintiye ugruyor, bir de Tiflis'e 300 km kala bir surprizle karsilasmayayim mi?! Hillary Clinton ulkeyi ziyaret edeceginden Tiflis'in yollari otobus ve kamyonlara kapatiliyor (sebebini anlayan beri gelsin). Ayni sey Afrika'da basima gelse gikimi cikarmazdim ama Gurcistan'dan beklenecek sey mi bu? Arabalar 4, 5 saat bekleyerek perisan oluyorlar, herkesin isi aksiyor haliyle... Ama benim acelem yok, uslu uslu yolun acilmasini ve Tiflis'e kavusmayi bekliyorum.

Hiç yorum yok: